FİTOÖSTROJENLER
Kimileri oldukça faydalı kimileri ise oldukça zararlı diyor; kimisi kanseri önlüyor derken kimisi ise kanser yapıyor diyor. Peki nedir bu fitoöstrojenler? Ne işe yarıyorlar?
Birçok bitki hormon sinyallerini taklit eden ya da etkileyen kimyasallar üretir. Östrojene benzer etki gösteren bu fitokimyasallara fitoöstrojenler denir. Fitoöstrojenler en çok bilimsel olarak üzerinde çalışılan fitokimyasallar arasındadır.
*Östrojen vücudunuzda temelde yumurtalıklarda olmak üzere üretilen ve adet döngüsünü, doğurganlığı yöneten ve bununla beraber birçok görevi olan bir hormondur.
*Phyto= Fito, Yunanca’da bitki demektir. Fitoöstrojen ise bitkisel östrojen anlamına gelmektedir. Yani vücudunuzun ürettiği değil bitkilerde bulunan ve vücudunuzda zayıf östrojen gibi davranabilen kimyasallardır. Yani endokrin sisteminiz tarafından üretilen değil ; Sindirim yoluyla alınan östrojenlerdir.
• Fitoöstrojenler= isoflavones, prenylflavanoids, coumestans, lignans şeklindedir.***
• En çok çalışılan fitoöstrojenler izoflavonlar ve lignanlardır.
• Lignan çeşitlerine örnekler= enterodiol, enterolactone***
• İzoflavonlara örnekler= genistein, daidzein ***
►Fitoöstrojenlerin kimyasal yapısı vücudunuzun doğal östrojeni ile çok benzerdir. Bu yüzden de vücudunuzda östrojen gibi davranabilirler.
►Çalışma mekanizması vücutta gene östrojenlerin bağlandığı reseptörlere bağlanarak uyarıyı oluşturmaktır. Bağlandıktan sonra agonist, parsiyel agonist, antagonist olarak görev yapabilirler.
►Fitoöstrojenler vücuttaki östrojen reseptörlerine vücudun doğal östrojeni gibi sağlam şekilde bağlanmayabilirler. Burada şöyle bir mekanizma var diye açıklanabilir. Fitoöstrojenler geliyor östrojen reseptörlerine bağlanıyor. Vücutta eğer zararlı östrojen dominansı durumu var ise bu östrojeni yıkıma yollatıyor çünkü bağlanacağı östrojen reseptörü yok ve hormon bu yüzden fazla algılanıyor. Eğer östrojen dominansı değil de östrojen hiç yoksa da sanki östrojen gibi ilk uyarıyı gönderiyor ve östrojenin görevini uyarıyor. Yani fitoöstrojenler beslenme yolu ile alındığında oldukça faydalı olabilir. Ama çok fazla ve çok yoğun tüketimleri östrojen dominansı tablosuna yol açabilir. Bu şekilde bir tablo için genelde çok yüksek oranlarda günlük kullanım gerektir. Sonuç olarak belirli oranlarda tüketimi östrojen dominansına faydalı olabilecek iken fazla tüketimi tam tersi etki yaratabilir.
►Yukarıda bahsettiğim gibi fitoöstrojenlerin aslında vücutta hem östrojen benzeri hem de östrojen karşıtı etkileri vardır.
►Perimenopozal ve menopozal dönemde östrojen seviyeleri daha az olduğu için fitoöstrojenler menopozal semptomlarda kadınlara faydalı olabilir. Ama fitoöstrojenler maalesef herkeste aynı etkiyi göstermeyebilir. Her 3 kadından biri fitoöstrojenleri daha potent forma dönüştürebilmektedir. Diğerleri o kadar etkili sonuç görmemektedir. Bu dönüşüm bağırsaklarda belirli bakteriler tarağından yapılmaktadır. Bu bakteriler izoflavonları (bir tip fitoöstrojen) daha potent bir fitoöstrojen olan equol’ e çevirmektedir.
►Fitoöstrojenlerin etkinliği östrojen seviyelerinin yüksek olduğu üreme çağlarında daha az olabilir. Ama birçok çalışma gösteriyor ki östrojen dominansı durumlarında fitoöstrojenleri tüketmek vücudun kendi östrojenin elemine edilmesinde ve hormonal dengede gayet önem taşıyabilir.
►Polikistik over sendromu, adet düzensizlikleri, adet öncesi sendromu, dismenore durumlarında etkili olabilir.
►Ama şunu unutmamak gerekir ki fitoöstrojenler sadece size östrojen benzeri bir yapı sunmaz. Fitoöstrojen içeren gıdaların çoğu aynı zamanda protein, lif, vitamin, mineral ve faydalı başka fitokimyasallar içermektedirler.
Fitoöstrojenler Birçok Kanser Riskini Azaltabilir
►Bazı çalışmalar gösteriyor ki fitoöstrojen tüketimi kolon, meme, over, karaciğer, prostat, gastrointestinal, endometriyal, lösemi kanser riskini azaltmaktadır.
Özellikle yapılan hayvan deneylerinde isoflavonların ve lignanların kanser önleyici ve tümör büyümesini engelleyici etkisi net olarak gösterilmiştir.
►2009’da 5000 meme kanseri tanısı almış kadın ile yapılan çalışmada fitoöstrojen tüketiminin kanserden ölüm oranını azalttığı ve kanserin tekrarlama oranını belirgin derecede azalttığı ortaya konulmuştur.
►Yapılan klinik çalışmalarda fitoöstrojen tüketen toplumların ve insanların daha az kanser riski taşıdığı belirtilmiştir.
►Ayrıca fitoöstrojenlerin bulunduğu bitkisel kaynaklarda aynı zamanda antikanserojen olarak birçok içerik bulunmaktadır. Mesela proteaz inhibitörleri , antioksidanlar, diğer enzimler gibi.
►Fitoöstrojen kullanırken ve yapılan çalışmalarda doz olayının önemli olduğu birçok yerde vurgulanmıştır. Çok yoğun fitoöstrojen tüketmek belki ters etkilere neden olabilir denilmektedir ama bu oran yaşa , cinsiyete, bulunduğunuz kıtaya ve birçok genetik faktöre göre değişmektedir. Birçok araştırmacı ters etki yapacak kadar fitoöstrojen tüketmenin mümkün olmadığını söylese de daha çok klinik çalışmaya ihtiyaç vardır bu konuda.
Not: Hayatınız boyunca vücudunuzun ürettiği doğal östrojene maruziyetiniz fazla ise yani östrojen dominansı denilen bir tablo ile karşılaştıysanız rahim kanseri , meme kanseri gibi kanserlere karsı yakalanma durumunuz daha yüksektir. Fitoöstrojenler bu noktada size gene faydalı olabilir. Çünkü fitoöstrojenler östrojen benzeri etki gösterirler vücutta ve östrojen reseptörlerine bağlanırlar ve doğal vücudunuzun ürettiği östrojenin yıkımını uyarabilirler. Bu endokrin sistem üzerinde etkisi sayesinde vücudun doğal östrojene maruziyeti azalabilir ve kanser riski azalabilir.
Kemik Kaybını Önleyebilir
Fitoöstrojen kullanan kadınlarda kemik kaybı ve osteoporoz riski azalmaktadır. Vücudunuzun doğal östrojeni kemik yapımında ve doğal kemik dansitesini korumada oldukça önemlidir. Yapılan bir çalışmada fitoöstrojen kullanımının menopozlu kadınlarda kemik kaybını azalttığı ortaya konulmuştur.
Kolesterolü Düşürebilir
Özellikle lignanlar kardiyovasküler riski azatmakta oldukça etkilidir. Kalp sağlığını iyileştirdiği kanıtlanmıştır; özellikle postmenopozal kadınlarda. Aterosklerozis tedavisinde özellikle önemlidir.
Menopoz Semptomlarını Azaltabilir
Yapılan birçok çalışmada fitoöstrojenlerin sıcak basması, uyku, duygudurum değişiklikleri, terlemeler gibi birçok menopoz semptomunda faydalı olabileceğini ortaya koymuştur (menopoz semptomları ve neler yapılabileceği ile alakalı menopoz yazımı okuyunuz).
Akne Tedavisinde Faydalı Olabilir
Fitoöstrojen tüketimi akne altındaki nedenlerden biri olan androjen fazlalığına çözüm olabilir.
Demir Emilimini Arttırabilir
Demir emilimini sağlayan proteinlerin çalışmasında etkili olabilirler. Demirin emilip kana karışmasında önemlidir.
Kilo Vermede Önemlidirler
Özellikle Fitoöstrojenlerden genistein, kilo verme ve obezitede etkinliği birkaç çalışma ile gösterilmiştir.
Libidoyu Arttırır
Fitoöstrojenlerin belirli orta seviyelerde tüketilmesi özellikle erkeklerde ejekülasyonu geciktirebilir ve libidoyu artırabilir.
FİTOÖSTROJENLERİN MUHTEMEL ZARARLARI & BAZI AÇIKLAMALAR
Yapılan bazı çalışmalarda fazla fitoöstrojen tüketmenin doğurganlığı azaltabileceği ortaya konulmuş. Bu çalışmalarda ortaya konulanlar genelde soya ürünleridir. Ve bu çalışmalar sadece hayvan deneyleridir. Yalnız şunu da belirtmek isterim çok yüksek oranlarda fitoöstrojen içeren takviyeler kullanmak ya da yoğun soya tüketimi (en çok fitoöstrojen bulunan gıda) doğurganlığı etkileyebilir. Ama sağlıklı seviyelerde tüketimi ise aksine doğurganlığı desteklemektedir. Aşağıda fitoöstrojen içeren gıdaları ve fitoterapik ajanları sıraladım. Bunların çoğunu günlük hayatta tüketiyorsunuz zaten ve çoğu da fitoöstrojen dışında birçok önemli özelliğe sahiptir. Beslenmenizin belirli bir parçası olduğunda oldukça faydalı iken yoğun konsantrasyonlu suplementleri ters etkiye neden olabilir. Gene burada da doğa bize her şeyi dengeli veriyor diyorum.
- Fitoöstrojen tüketiminin erkek sperm kaliteli üzerine yapılan bir çalışmada fitoöstrojenlerin sperm kalitesi üzerine hiçbir etkisi olmadığını ortaya koymuştur. Yani fitoöstrojen tüketimi erkek üreme sistemini etkilemiyor.
- Hayvan deneylerinde fitoöstrojen konsantrasyonları verilen farelerde doğurduktan sonra uterus kanseri riski arttığı ortaya koyulmuş.Şimdi buarada kafa karışıyor.Hani kansere karsı koruyordu diyorsunuz değil mi? Yapılan klinik çalışmalarda insan deneylerinde ağızdan doğal yollarla alınan fitoöstrojenler kanser riskini azaltmaktadır.ama hayvan deneylerinde konsantre verilen östrojelerde (İV ) bu sonuçlar çıkmaktadır.
- Yapılan neredeyse birçok deney soya ile yapılmaktadır ve ben bir hekim olarak soya tüketimini genel olarak önermemekteyim. Bu soyanın kötü olduğundan değil ama soyanın artık genetiği oynanmış (en çok oynanan) bir gıda olduğundan kaynaklanmaktadır. Ayrıca soya yüksek oranda fitoöstrojen içermektedir. Uzun vadeli ve sürekli tüketimi fitoöstrojenlerin negatif sonuçlarına yol açabilir.
- Uzak doğu ülkelerindeki soyanın genetiği oynanmamış ama Amerika’daki soyanın daha çok genetiği oynanmış olduğu bir meta analizle ortaya konulmaktadır. Türkiye’deki soya ürünleri ile alakalı maalesef net bir data yoktur.
Beslenme yoluyla alınan fitoöstrojenlerin günlük belirli dozlarda tüketiminin oldukça faydalı olduğu ama konsantre dozların ters etki yapabileceği birçok bilim insanı tarafından belirtilmektedir. Olay dengede bitmektedir. Sonuçta hormonlar da kararında olduğunda mükemmel etki ederken az ya da fazla olduğunda zararlı etkileri olmaktadır. Fitoöstrojenler hormon benzeri yapılardır. Ama sizin fitoöstrojen gıda tüketerek bu etkiyi yaratmanız için tüketmeniz gereken gıda miktarları oldukça fazladır. Yani bir oturuşta 3 tencere nohut yemiyorsanız ya da 5 kavanoz tahin tek seferde bitirmiyorsanız bu pek mümkün değil. Ama soyada yukarıda da bahsettiğim gibi yoğun tüketimlerde bu tablo gerçekleşebilir.
- Bazı bilim adamları fitoöstrojenleri bitkilerin kendilerini korumak amaçlı ürettiklerini söylemektedirler. Hayvanların kendilerini daha az yemeleri için koruma mekanizması olarak hayvanların doğurganlık oranlarını etkileyerek kendilerini koruduklarını belirtmektedirler. Ama bu bilimsel görüş birçok kez epidemiyolojik ve bilimsel olarak çürütülmüştür.
- 2006’da yapılan bir metanaliz çalışmasında fitoöstrojenleri erken yaşlardan itibaren tüketmenin (ergenlikten önceden itibaren) ve beslenmenin parçası olmasının ilerleyen yaslardaki kanser riskini azalttığını belirtmiştir. Başka bir çalışmada ise bunun tam tersi görüşler ortaya konmaktadır. Daha çok araştırmaya ihtiyaç vardır.
- Fitoöstrojenlerin, özellikle fitoöstrojen supplementlerinin hormon replesman tedavileri yerine kullanılabileceği bazı çalışmalarla ortaya konulmuştur ama daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır.
- Fitoöstrojen yoğun tüketiminde demans ve alhzehimer arasında bağlantı araştırıldığında yine ortaya biraz karışık sonuçlar çıkmış. Bazı datalar oldukça faydalı olduğunu söylerken bazıları ise arttırabileceğini belirtmektedir. Demans söz konusu olduğunda tiroid fonksiyonları ile beraber birçok data ele alındığında ortaya net bir sonuç çıkmamış. Daha çok çalışmaya ihtiyaç vardır.
Şimdi size fitoöstrojen kaynaklarından bahsedince oldukça şaşıracaksınız. Fitoöstrojenlerin çoğunun aslında neredeyse Hergün tükettiğiniz gıdalar olduğunu göreceksiniz.
FİTOÖSTROJEN KAYNAKLARI
1-Keten tohumu
2-Susam
3-Ayçiçek çekirdeği
4-Antep fıstığı
5-Badem
6-Ceviz
7-Havuc
8-Patates
10-Hurma
11-Nar
12-Kiraz
13-Elma
14-Pirinç
15-Nohut
16-Mercimek
17-Barbunya
18-Yulaf
19-Arpa çimi
20-Kinoa
21-Red clover ( kırmızı yonca )
22-Alfa alfa
23-Sarımsak
24-Kırmızı şarap
25-Schisandra berry
26-Adacayı
27-Isırgan oyu
28-Ahududu yaprağı
29-Black cohosh
30-Kahve
31-Meyan kökü
32-Evening primrose
33-Brokoli
34-Dong quai
35-Portakal
36-Maydonoz
37-Çilek
38-Üzüm
39-Bira
40-Zeytinyağı
41-Yasemin yağı
42-Bourbon viski
43-Soya ve ürünleri
Sonuç Olarak
Fitoöstrojenler özellikle perimonopozal ve menopozal kadınlarda östrojen seviyelerinin düştüğü zamanlarda oldukça etkilidir. Daha genç yaşlarda doğal besin yoluyla düzenli kullanmak oldukça faydalı olabilirken, yoğun konsantre kullanmak ters etki yaratabilir(supplement olarak). Özellikle soya içeren ürünleri genel olarak tüketmemenizi öneririm.
Mutlu, huzurlu günler dilerim…
KAYNAKÇA
http://e.hormone.tulane.edu/learning/phytoestrogens.html
https://www.bmj.com/content/324/7328/52.1/rr/613082
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC3074428/
https://www.sciencedirect.com/topics/neuroscience/phytoestrogens
https://jeanhailes.org.au/health-a-z/healthy-living/nutrients/phytoestrogens
1. Trock BJ et al. (2006) ‘Meta–analysis of soy intake and breast cancer risk’. J Natl Cancer Inst. 98(7): 459-471.
1. Hilakivi-Clarke, L. Andrade, JE. Helferich, W. (2010). ‘Is Soy Consumption Good or Bad for the Breast?’ J Nutr 140(12):2326S-2334S
1. Messina, M. (2010). ‘A Brief Historical Overview of the Past Two Decades of Soy and Isoflavones Research’. J Nutr 140(7):1350S-1354S
1. Mourouti N, Panagiotakos DB. 2013) ‘Soy food consumption and breast cancer.’ Maturitas (, http://dx.doi.org/10.1016/j.maturitas.2013.07.006
https://www.tandfonline.com/doi/full/10.3109/13697137.2014.966241
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC3276006/
https://www.researchgate.net/publication/47415346_Genistein_Regulated_Serotonergic_Activity_in_the_Hippocampus_of_Ovariectomized_Rats_under_Forced_Swimming_Stress
htthttps://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/16965913ps://www.mdpi.com/1422-0067/18/5/1070/htm
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/16965913
https://jamanetwork.com/journals/jama/fullarticle/185034
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/26483970
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/26531755
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/26561070
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pmc/articles/PMC1474615/
https://jamanetwork.com/journals/jama/fullarticle/185034
https://www.thelancet.com/journals/lancet/article/PIIS0140-6736(97)01339-1/fulltext
http://www.womenlivingnaturally.com/articlepage.php?id=107
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/26483970
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/26531755
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/26561070
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/26410950
https://onlinelibrary.wiley.com/doi/abs/10.1111/j.1467-789X.2008.00554.x
https://onlinelibrary.wiley.com/doi/abs/10.1111/j.1467-789X.2008.00554.x
https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/26423741
http://www.clinsci.org/content/100/6/613
https://www.bmj.com/content/324/7328/52.1/rr/613082