SIBO Nedir? Nasıl Teşhis Edilir? Tedavi Aşamaları Nelerdir?

SIBO Ne Demektir?

”Small Intestine Bacteria Overgrowth” yani ”İnce Bağırsakta Aşırı Bakteri Büyümesi ve Üremesi” olarak adlandırabiliriz.

Belirtileri Nelerdir?

  • Karın ağrısı, kramp
  • Karında şişlik, gaz, bazen bağırsak sesleri, abdominal gerginlik
  • Kilo kaybı, kilo alamama
  • Kabızlık veya ishal
  • Bulantı ve kusma
  • Malnutrisyon
  • Vitamin ve mineral eksiklikleri
  • Egzamalar
  • Akne
  • Diğer cilt hastalıkları, döküntüleri
  • Yorgunluk
  • Depresyon
  • Diyabet
  • Eklem ağrıları
  • Fibromiyalji
  • Nöromüsküler bozukluklar
  • IBS
  • Otoimmün hastalıklar
  • Hassas bağırsak sendromu
  • Huzursuz bacak sendromu

Şeklinde kendini gösterir ve de yukarıda saydıklarım gibi birçok hastalığın altındaki nedendir.

Benim ve birçok fonksiyonel bütüncül yaklaşan hekimin gözünde sibo bir tanı değil durumlar bütünüdür. Yani, altta yatan ve birbirine bağlı olan birçok mekanizmalar bütünü.

Öncelikle siboya nasıl tanı konuyor anlatayım.

Sibo tanısı için iki farklı test bulunmaktadır;
1-Nefes Testi
2-Bakteri Kültürü Testi

NEFES TESTİ

İki farklı çeşittedir;
1-Hidrojen gazını ölçen nefes testleri
2-Metan gazını ölçen nefes testleri

İki testin de kliniksel olarak benim nazarımda çok değeri yok. Neden derseniz, yanlış sonuç çok. Yakın zamandaki beslenmenize, o günkü stress durumunuza göre sonuçlar değişir.

►Ayrıca hidrojen gazını ölçen test hidrojen gazı üreten bakteriler çoğalırsa bağırsakta o zaman pozitif verir ki biz bu durumda da ‘SIBO D’ tanısı koyuyoruz.’D’ harfi (Diarrhea) yani ishalden gelmektedir.
►Metan gazı testi de metan gazı üreten bakteriler çoğalırsa pozitif sonuç verir. Buna da ‘SIBO C’ diyoruz. ‘C’ harfi (Constipation) yani kabızlıktan geliyor.
Şimdi şöyle bir soru olabilir o zaman kabız ise metan gazlı, ishal ise hidrojen gazlı test yapalım. Malesef o da olmuyor çünkü sibo da genelde bir tablo ağır olsa da tablo bakterilerin çoğalmasına göre günlük değişebiliyor. Yani, kabız ve ishal karışık bir tablo görülebiliyor ki çoğunlukla böyledir.

BAKTERİ KÜLTÜRÜ TESTİ

►Diğer testimiz ise bakteri kültürü testiydi o zaman onu yapalım? Malesef bu testimiz de güvenilir sonuç vermiyor. Hem invaziv olması (endoskopi ve kültür alımı) hem de endoskopi sırasında ağız-boğaz-yemek borusu-mide floralarından da geçildiği için buralardan kontaminasyon nedeniyle sonuçlar güvenilir değil. Ayrıca birçok bakteri de vücut içinde yaşarken vücut dışında üretilemiyor bu yüzden de kültür sonuçları doğru sonuçlar vermiyor.

Peki, tanıyı nasıl koyacağız?

1-MUAYENE
2-HİKAYE

yani hastanın klinik durumu ve doktorun gözlemleri ile. Bütüncül bakan bir doktor size bu durum konusunda yardımcı olabilir.

SIBO temelde sindirim sistemindeki birçok aksamanın bütünüdür. Size bazı mekanizmalardan bahsedeceğim ki, sibonun tedavisini anlayabilelim.

SIBO’nun Altındaki Bozuk Mekanizmalar

1.Sindirim ağızda başlar, yeteri kadar çiğnemezseniz hem alt basamaklardaki sindirim için mekanik bir öğütme yeterli olmamış hem de çiğneme işlemiyle uyarılan alt tabakalardaki sindirim işlemleri başlatılmamış olur.

2.Mide asidi ve en önemlisi!!! çünkü herşey hem de herşey burada başlıyor ve çoğu sorun hastalık buradan kaynaklanıyor.

►Mide asidi pH ortalama 3 civarıdır. İnce bağırsaktaki deudenum pH 9; jejunum ve ileum pH 7-8 civarıdır. Mide asidi yeterli ise sindirim bitince plorik valv açılır ve besinler ince bağırsağa geçer ama pH yeterli değilse pilor açılmaz gıdalar uzun süre midede bekler. Burada aynı zamanda sindirilemeyen patojenik bakteriler de üremeye başlar (çünkü mide asidinin bir diğer görevi de besinle alınan patojenik bakterileri yok etmektir) pilor kapağı er ya da geç açılır ve besinler deudenuma gecer
►Normal sartlarda bu geçen besin yığınının pH ı 3 ve altında olmalı ki pankreas salgıları salgılanabilsin. (pH 3 altında olduğunda pankreas bikarbonat ve kemotripsin amilaz lipaz salgılar) aynı zamanda safra kesesi de uyarılır ve safra salgılanır. Şimdi tekrar söylüyorum bu uyarıların olup bu enzimlerin salgılanabilmesi için mide asidi pH ı 3 ve altında olmalıdır! Ama mide asidi yeterli değilse ne olacak? Bu enzimler de salgılanamayacak. Neden bu enzimlerin salgılanması önemli? Safra ve bikarbonat alkalidir. Mideden gelen asidik pH ile bu salgılar birleşince alkalik bir ortam oluşur ve deudenum pH ı 9 larda tutulur. Ama bu enzimler salgılanamayınca deudenum pH ı asidik kalacaktır. pH istediğimiz ayarda olmayacaktır. Peki bu neden önemli? Çünkü ince bağırsaktaki bakterilerin sağlıklı üremesi ve çoğalması için bağırsak pH ı alkali seviyede kalmalıdır. Bu pH dengesi bozulduğunda patojen bakterilerin üremesi başlayacaktır.

MİDE ASİDİ SIBO’DA EN ÖNEMLİ UNSURDUR!

SIBO’da nedenleri oldukca iyi anlayın ki nedenleri çözerek doğru sonuca ulaşalım.

Mide Asidini Azaltan Nedenler

1.Stres; ama öyle sadece psikolojik stres demek değil bu; vücudunuz fiziksel ve ruhsal birçok uyaranı stres olarak algılıyor. Uykusuz kaldıysanız=stress, aç kaldıysanız(olması gerekenden fazla)=stress, biriyle tartıştıysanız =stress, yaşanılan fiziksel ya da ruhsal travmalar=stress… Yani vücudumuzun stres olarak algılayacağı uyaranlardan uzak duruyoruz. Yaşamımızdaki streslerle başa çıkmaya çalışıyoruz. Her zaman bir stres faktörü olacak ama önemli olan bizim onunla nasıl başa çıktığımız.

2.PPI ve antiasit ilaçlar; artık kullandığınız bu tarz mide ilaçlarınının size iyilik değil aksine kötülük yaptığını öğrenmiş olmalısınız.

3.Karaciğer Toksisitesi ve Fazla Yağ Tüketimi= Hayda! Burada da mı çıktı? Peki, neden? Mekanizma ne? Safra karaciğerde hepatositler tarafından üretilir, karaciğerin bununla beraber binlerce görevi vardır ve toksinlerin eleminasyonu bunların başında gelir. Ama karaciğerimizin de bir kapasitesi vardır ve onun bile gücü bir yere kadar. Eğer toksin yükümüz fazla ise hayati olarak önce bununla ilgilenmek isteyecek ve safra üretimine ayrılan enerji azalacaktır. Burada safra azalması yukarıda okuduklarınızdan anlayacağınız üzere istemediğimiz bir şey. Ayrıca safra üretimi azalınca karaciğer mideyi uyarıyor. Gıdaların sindirimi için midenin daha fazla çalışması gerektiğini söylüyor çünkü yeterli safra olmayacak, sen çok çalış ki gıdalar sindirilsin diyor mideye. Başta mide daha çok asit salgılıyor, daha çok çalısıyor ama zamanla fazla çalışmadan mide glandları (asitleri sentezleyip salgılayan yerler) zarar görüyor ve zamanla mide asidi yeterli sentezlenemiyor.

►Bir çalışmada okuduğum bir fizyoloji de oldukça ilgimi çekmişti; Fazla yağ tüketimi yukarıda saydığım mekanizmalara neden oluyor. Yani, hem karaciğere yük oluşturuyor, hem lenfatik sistem tıkanıyor (kandaki oksijen oranı da azalıyor), hem de bağırsaklara geçen fazla yağlı bileşikler patojen bakterilerin üremesi için ortam oluşturuyor. Yağ ağırlıklı beslenme size başlangıçta kilo verdirebilir; kan şekerini düzenliyor gibi görünebilir ama uzun vadede mekanizmal birçok bozukluklara neden olmaktadır. Bu yağ tüketmeyin demek değil. Sağlıklı yağlar avokado, zeytinyağı, çiğ kuruyemişler vesaire tüketilebilir ama beslenmemizin temelini bunlar asla oluşturmamalı.

4.İlerleyen yaş ile atrofij gastrit oluşabilmekte ve bu da mide asidinin azalmasına neden olabilmektedir.

5.MMC: Yani Migrating Motor Complex yani, göç edici motor kompleks. MMC hareketleri bağırsak hareketleridir. Mide ve bağırsakların boşaltılmasını sağlar. MMC hareketleri aç olduğunuzda temizlik hareketlerini yapar. Yemek aralarında ve geceleri olur bu hareketler ve ortalama 90 dakikada bir tekrarlar kendini. Yani bizim MMC hareketlerini yapabilmemiz için aç olmamız lazım. Şimdi burada önemli bir noktanın altını çiziyorum. Bu çoğu zaman uzun süreli açlık olarak algılanıyor ama burada her zaman dediğim gibi ne yediğiniz çok önemli. Mesela meyve ve sebzeler özellikle çiğ formdaysa 20 dakika ile maksimum 45 dakika arasında sindiriliyor. Ama bir et yediğinizde, ağır bir yemek yediğinizde, peynir vesaire tükettğinizde, hayvansal gıda yoğun tükettiğinizde bu süre 3 saatten başlayıp 6 saate kadar sürüyor. Yani ağır yemekler hayvansal gıdalar yendiğinde ben bu açlık sürelerini 5-6 saat tutulması taraftarıyım ama sebze ve meyve ağırlıklı bir öğünde değil. Ayrıca adrenal yorgunluk var ise kortizol ve adrenalin salınımında dengesizliklerden dolayı uzun süreli açlık önermiyorum ve de zaten bu durumlarda uzun süreli açlıklar (adrenal yorgunlukta) fazla adrenalin salgılayarak bağırsaklarda harabiyete de neden olabileceği için MMC hareketleri düzgün olamıyor. Çünkü MMC hareketlerini incebağırsaktan salınan motilin düzenler ve ince bağırsak fazla adrenalinle harap olduğunda bu gene mümkün değildir. Yani burada da yine adrenal sistem devreye girdi.

►Ama sağlıklı MMC hareketler için et, baklagil, ağır yağlı yemekler, hayvansal gıdalar yendiğinde 5 saat başka bir şey tüketilmemesi idealdir.

►Sebze ve meyve tüketiminde (ki çiğ formuysa hatta) bu süreler oldukça kısaltılabilir.

►Fiziksel hareketsizlik MMC’yi etkiler. Bol bol hareket etmek lazım. Ağır yemekler sonrası hafif yürüyüşler sindirminize yardımcı olabilir.

►Ayrıca incebağırsakta pH alkalik iken motilin salınır ve MMC uyarılır ama ince bağırsak pH ı asidik ise MMC yine aksayacaktır. Burada da bir paradoksa giriyoruz yine (burada da mide asidi işin içine girdi)

►İncebağırsaklardan MMC hareketi ile kalınbağırsağa gidemeyecek gıdalar ince bağırsakta anormal bakteri üretimi için besi ortamı oluşturur. O yüzden ne yediğinize dikkat ki, yağlı ve yoğun proteinli gıdalar en kaliteli besi ortamlarıdır kötü bakteriler için.

6. İleocekal kapak sorunları

►İleocekal kapak besinlerin kalın bağırsaktan incebağırsağa geri kaçmasını önleyen ve tek yöne açılan bir kapaktır. Ama kalınbağırsak basıncı arttığında (yeteri kadar sindirilmeyen gıdalar fermantasyonla bağırsak basıncını arttırır) ileocekal kapak geri açılacak ve incebağırsakta bakteri fazlalaşması oluşacak; çünkü kalınbağırsaktaki bakteriler ince bağırsağa geçecek.

***İmmün yanıtın bozulmasının da SIBO’ya neden olduğu ile alakalı çok çalışma var ama ben burada gene bir paradokstan bahsedeceğim. Çünkü incebağırsakta bakteri fazlalaşması bağırsakta inflamasyona neden olmakta ve bu da incebağırsak lumeninde tahribata neden olmaktadır (özellikle de toksin salgılayarak bağırsak duvarına zarar veren bakteriler, klebsiella gibi toksik mukopolisakkarit salgılayan bakteriler). Bozulan bağırsak lumeninin immün yanıtı da bozulmaktadır. Bunun tam tersi olarak bağırsağın immün yanıtı bozulduğunda da incebağırsakta fazla bakteri üremesine engel olunamamaktadır. Burada yumurta mı tavuktan çıkar yoksa tavuk mu yumurtadan çıkar gibi bir durum oluşmaktadır.

Otoimmün yanıtın baskın olduğu bir vücutta SIBO oluşma olasılığı yüksektir.

SIBO ile Sıkı Bağlantılı Olan Hastalıklar

  • IBS
  • Leaky Gut
  • Hashimato
  • Chron
  • Ulseratif Kolit
  • Çölyak
  • SLE’dir.

7. Pankreas ve safra sıvılarının azalması da SİBO’yu tetiklemektedir (pankreas ve safra hastalıkları).

Evet, o kadar anlattık tek tek altta yatan mekanizmaları…

Peki ne yapacağız?

1-Önce altta yatan nedenleri tespit edeceğiz. Neden ne ise onu direkt düzelteceğiz.
2-Vitamin ve mineral eksiklerini yerine koyacağız (hem eksikleri tamamlamak için çünkü bağırsak emilimi bozuk olacağı için ciddi eksiklikler olabilir, hem de arınma mekanizması için ihtiyacımız olduğundan, bağışıklığı arttırmak için)
3-İntoleranslara göre diyeti düzenleyeceğiz (biofeedback ile bakıyoruz-ya da kan tahlili ile)
4-Fermente gıdaları keseceğiz (çünkü SİBO’da zaten kalınbağırsakta oluşan fazla fermantasyon ve gaz basıncı vardır, ayrıca mayalı gıdaların oluşturacağı pH dengesini ve daha fazla bakteri istemeyiz)
5-Kemik suyu kesilmesi (histamin yüksekliğinden dolayı, lenfatik sistemi tıkamasından dolayı, içerdiği protein bileşiklerine immün sistemin yanıt vermesinden dolayı kesilir)
6-Bağırsak lümenini onaracak tedaviler uygulayacağız (beslenme, fitoterapi, glutamin vs.)
7-Mide asidini düzenleyeceğiz (Bknz: mide sindirimi için öneriler ve mide kuralları postu)
8-Gerekli mekanizmalar düzenlendikten sonra, bağırsak temizlendikten sonra bazı vakalarda uygun probiyotik desteği (çok dikkat)
9-Hareket berekettir (MMC için düzenli egzersiz)
10-Bazı vakalarda iyot (gerekli mekanizmalar ayarlandıktan sonra)
11-Patojen bakteriler için fitoterapik destekler
►Karaciğer detoksu
►Lenfatik çalıştırılması
►Az yağlı beslenme
SIBO tedavisi zaman ve önem gerektirir. Bütüncül bakan bir hekim kontrolünde olmalıdır.

 

Bir yanıt yazın